Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Serkan GÜNGÖR
Köşe Yazarı
Serkan GÜNGÖR
 

TCG ANADOLU'YA SABOTAJ YAPILABİLİR!

İsrail ve Rusya'nın vatandaşlarına 15 Temmuz ve sonrası için yaptıkları uyarılardan sonra Türkiye'deki yabancı gazeteci sayısındaki olağan dışı artış ve gelen gazetecilerin çoğunun savaş muhabiri olması ülkemizi ciddi bir tehlike beklediğinin en somut işaretlerinden. Tüm bunlar olurken Nahçıvan sınırımızdaki gelişmeler de olası bir savaş hazırlığını düşündürmeye başladı. Belli ki bu savaş ihtimali gerçekleşirse Azerbaycan da Türkiye ile birlikte savaşa girecek şekilde hazırlanıyor. Amerikan askeri birliklerinin de Ege denizindeki adalara silahlı şekilde konuşlandırılması ABD'nin tıpkı Kuzey Irak ve Suriye'de yaptığı gibi Ege adalarında da "Burada biz varız buraya gelmeyin yoksa bizimle çatışmak zorunda kalırsınız." anlamına gelen bir mesaj niteliği taşıyor. Kısacası şu an içinde bulunduğumuz durum Türkiye ve Yunanistan arasında bir savaşın her an patlak verebileceğini gösteriyor. Nitekim bu yönde istihbaratlar artık uluslararası basına dahi yansımış durumda. Ayrıca hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da bu ihtimal her gün televizyonlarda tartışılıyor ve karşılıklı tehditler de havada uçuşuyor.   Maalesef Türkiye tarafında halk bu savaşın kolaylıkla kazanılabileceği algısına kapılmış durumda ve sosyal medya platformlarında mehter marşları eşliğinde Atina'ya giriş paylaşımları yağmur gibi yağıyor. Bu savaş er ya da geç olacak ancak sanıldığı kadar kolay kazanılmayacağı ortada. Neden derseniz; bu savaş sadece Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanmayacak. Arka planda başta Amerika ve Rusya olmak üzere bir çok küresel güç savaşa yön vermeye çalışacak. Nitekim ABD tarafı savaş durumunda Türkiye'nin kendi hakkı olan adaları geri almasını engellemek amacıyla bu adalara Amerikan bayraklarını çoktan çekti bile. Tabi bu Türkiye'nin adaları almasına engel olur mu? Elbette olmaz çünkü savaş bir defa başladığı takdirde Türkiye batıda Misak-ı Milli sınırlarına ulaşmadan durmayacaktır. O çok tartışılan Lozan ise her iki taraf içinde bir anda baş tacı olacaktır.   Aslına bakarsanız Türk hükümetinin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerine net bir şekilde karşı çıkarken aniden masaya oturulması ve belirli şartlara bağlı yani süreye yayılan bir ön antlaşmaya varılması da Türk hükümetinin karşı tarafın planlarını iyi okuması ve karşılık vermesinden kaynaklanıyor. Gel gelelim bir çok muhalif bunu çark etmek olarak algılıyor ve bu yönde bir karalama kmpanyası yapmaya çalışıyor. Devletlerin duygularla değil akılla yönetildiğini bilmeyen bu kişilerden daha fazlasını beklemekte zaten boş bir hayalden ibarettir.   Şimdi Asıl Konuya Gelelim;   Biraz önce de bahsettiğim gibi bu savaş sadece Türkiye ve Yunanistan arasında olmayacak. Yunanistan şu an sadece gaza gelerek ABD, bazı AB ülkeleri ve bazı terör gruplarının sözlerine güvenerek Türkiye'ye meydan okuyor. (Gerçi aklı başında ve siyaseti iyi bilen bazı Yunan parlementerler ve emekli büyükelçiler bu olanların Yunanistan'a zarar verecek bir planın parçası olduğunu fark etmiş durumdalar ve kendi halklarına bunu anlatmaya çalışıyorlar ama onlar da kendi halkları tarafından siyasi linçe uğruyorlar. Yunan parlementosunda bir grup parlementer ABD'ye güvenmemeleri ve Türkiye ile savaşa girmemeleri gerektiğini her fırsatta dile getiriyor ancak seslerini duyuramıyorlar.) Şu an Türkiye'nin karşısında Yunanistan + CIA + PKK/YPG + FETÖ + IŞİD'ten kalan artıklar bulunuyor. Arka planda ise ABD ve Fransa başta olmak üzere bazı AB ülkeleri yer alıyor. Bu olası savaşta dikkat edilmesi gereken ülke ise İsrail çünkü Mossad şu an hem Yunanistan'a savaşa girmesi için destek veriyor hem de bu savaştan Türkiye'nin karlı çıkabilmesi için çaba sarf ediyor. Çünkü Türkiye bu savaştan İsrail desteği ile karlı çıkarsa İsrail'de Büyük İsrail Devleti için gereken tavizleri Türkiye'den alabileceğine inanıyor.   Bu savaş için hazırlanan en ciddi plan ise şu şekilde;   Öncelikle Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde mülteciler gösteriler yapmaya başlayıp ayaklanacaklar. Bu esnada kendilerine Ak Partili süsü veren Pkk ve Fetö mensupları silahlarla sahaya çıkacaklar ve kan dökülmesini sağlayacaklar. Kamuoyunda bu olaylarda kan akıtanların Ak Partililer ve Sadat mensupları olduğuna dair bir algı yaratma çabasına girilecek ve özellikle internet ortamında bu algı yayılmaya çalışılacak. Bu algı yaratılırken Pkk/Ypg sanki bir kurtarıcı gibi belirli hedeflere yönelik saldırılar düzenleyecek ve patlamalar yaşanacak. Fetö ise içerideki adamlarıyla Türkiye - Yunanistan savaşında dengeleri değiştirecek olan TCG Anadolu Anfibi Hücum ve Uçak Gemisine sabotaj yaparak saf dışı kalmasını sağlayacak. Bu saldırı sonrası bir Yunan savaş uçağı düşürülecek ve Yunanistan "Türkiye bize savaş açtı" diyerek uluslararası destek ile Türkiye'ye askeri karşılık verecek. Savaş böylece başlamış olacak.   Tüm bunlar yaşanırken Türkiye'de Borsa çakılacak ve ekonomik kriz hat safhaya ulaşacak. ABD bu olaylarda sözde arabulucu ve savaşı durduracak güç olarak NATO üzerinden Ege adalarını Yunanistan adına muhafaza edecek ve Trakya sınırından Türkiye'nin çıkışına engel olmaya çalışacak. Diğer taraftan Türkiye'nin Güneydoğu sınırında da askeri hareketlilik yerini ABD, Fransa, Yunanistan destekli PKK/YPG ile Türkiye savaşına bırakacak. Bu sırada IŞİD yine ortaya çıkacak ve Türkiye sanki IŞİD'i desteklemek için YPG'ye saldırmış durumuna düşürülecek. Yani Türkiye hem batı sınırında hem de Güneydoğu sınırında bir savaşa girmiş olacak. Tüm bunlar yetmezmiş gibi ülke içerisinde Gezi olayları benzeri bir olayın ülke çapında tetiklenmesi ve önlenemez bir iç kargaşanın doğması sağlanacak.   Bu yazdıklarım çoğu insana sadece bir senaryo olarak gelebilir ancak şu an Türkiye'ye karşı bu planlar yapılmış durumda. Peki Türk Hükümeti bunları bilmiyor mu? Elbette biliyor. Özellikle MİT ve TSK bu konuda tüm istihbarata sahip ve gerekli tedbirleri almış durumda. Elbette tedbir almak bu olayların yaşanmayacağı anlamına gelmiyor. Seversiniz ya da sevmezsiniz ama Türkiye'ye karşı kurulan bütün bu planları yapanlar, ülke içerisinde de hükümet düşmanlarına güveniyorlar ve onları  destekleyerek kendi planlarının sorunsuz şekilde işlemesini amaçlıyorlar. Türkiye şu an bir beka sorunu yaşıyor ancak maalesef muhalefet ve çoğu insan bunu göremiyor ya da görmek istemiyor. Hatta bazıları gözlerini o kadar karartmışlar ki; Recep Tayyip Erdoğan gitsin de isterse ülke parçalansın diyecek kadar akıl tutulması yaşıyorlar.   Ben Ak Partili değilim hatta hükümetin bir çok politikasının ve uygulamasının da yanlış olduğunu düşünen ve eleştiren biriyim ama Türkiye şu an büyük bir sınavdan geçiyor. Bu sınav öyle bir sınav ki ya var olacaksınız ya da yok olacaksınız. Türk hükümeti bu planı görmüş durumda ve bu planı bozmak için mücadele ediyor. Böyle bir durumda yangına körükle gitmek ve düşmana hizmet etmek yerine ülkenin çıkarları için birlik olmak bir zorunluluktur. İnsanların önüne sandık konulduğu zaman herkes tercihini yapmakta zaten özgür ama sandık haricinde Türkiye düşmanlarının oyunlarına alet olmamak ve yapılan planların piyonları olmamak çok önemli. Söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti'nin geleceği. Bu nedenle tüm yurttaşlar ellerini vicdanına koyarak ve sadece vatanın birliği ve bütünlüğüne odaklanarak hareket etmeleri elzemdir.   Serkan GÜNGÖR
Ekleme Tarihi: 03 Temmuz 2022 - Pazar

TCG ANADOLU'YA SABOTAJ YAPILABİLİR!

İsrail ve Rusya'nın vatandaşlarına 15 Temmuz ve sonrası için yaptıkları uyarılardan sonra Türkiye'deki yabancı gazeteci sayısındaki olağan dışı artış ve gelen gazetecilerin çoğunun savaş muhabiri olması ülkemizi ciddi bir tehlike beklediğinin en somut işaretlerinden. Tüm bunlar olurken Nahçıvan sınırımızdaki gelişmeler de olası bir savaş hazırlığını düşündürmeye başladı. Belli ki bu savaş ihtimali gerçekleşirse Azerbaycan da Türkiye ile birlikte savaşa girecek şekilde hazırlanıyor. Amerikan askeri birliklerinin de Ege denizindeki adalara silahlı şekilde konuşlandırılması ABD'nin tıpkı Kuzey Irak ve Suriye'de yaptığı gibi Ege adalarında da "Burada biz varız buraya gelmeyin yoksa bizimle çatışmak zorunda kalırsınız." anlamına gelen bir mesaj niteliği taşıyor. Kısacası şu an içinde bulunduğumuz durum Türkiye ve Yunanistan arasında bir savaşın her an patlak verebileceğini gösteriyor. Nitekim bu yönde istihbaratlar artık uluslararası basına dahi yansımış durumda. Ayrıca hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da bu ihtimal her gün televizyonlarda tartışılıyor ve karşılıklı tehditler de havada uçuşuyor.
 
Maalesef Türkiye tarafında halk bu savaşın kolaylıkla kazanılabileceği algısına kapılmış durumda ve sosyal medya platformlarında mehter marşları eşliğinde Atina'ya giriş paylaşımları yağmur gibi yağıyor. Bu savaş er ya da geç olacak ancak sanıldığı kadar kolay kazanılmayacağı ortada. Neden derseniz; bu savaş sadece Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanmayacak. Arka planda başta Amerika ve Rusya olmak üzere bir çok küresel güç savaşa yön vermeye çalışacak. Nitekim ABD tarafı savaş durumunda Türkiye'nin kendi hakkı olan adaları geri almasını engellemek amacıyla bu adalara Amerikan bayraklarını çoktan çekti bile. Tabi bu Türkiye'nin adaları almasına engel olur mu? Elbette olmaz çünkü savaş bir defa başladığı takdirde Türkiye batıda Misak-ı Milli sınırlarına ulaşmadan durmayacaktır. O çok tartışılan Lozan ise her iki taraf içinde bir anda baş tacı olacaktır.
 
Aslına bakarsanız Türk hükümetinin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerine net bir şekilde karşı çıkarken aniden masaya oturulması ve belirli şartlara bağlı yani süreye yayılan bir ön antlaşmaya varılması da Türk hükümetinin karşı tarafın planlarını iyi okuması ve karşılık vermesinden kaynaklanıyor. Gel gelelim bir çok muhalif bunu çark etmek olarak algılıyor ve bu yönde bir karalama kmpanyası yapmaya çalışıyor. Devletlerin duygularla değil akılla yönetildiğini bilmeyen bu kişilerden daha fazlasını beklemekte zaten boş bir hayalden ibarettir.
 
Şimdi Asıl Konuya Gelelim;
 
Biraz önce de bahsettiğim gibi bu savaş sadece Türkiye ve Yunanistan arasında olmayacak. Yunanistan şu an sadece gaza gelerek ABD, bazı AB ülkeleri ve bazı terör gruplarının sözlerine güvenerek Türkiye'ye meydan okuyor. (Gerçi aklı başında ve siyaseti iyi bilen bazı Yunan parlementerler ve emekli büyükelçiler bu olanların Yunanistan'a zarar verecek bir planın parçası olduğunu fark etmiş durumdalar ve kendi halklarına bunu anlatmaya çalışıyorlar ama onlar da kendi halkları tarafından siyasi linçe uğruyorlar. Yunan parlementosunda bir grup parlementer ABD'ye güvenmemeleri ve Türkiye ile savaşa girmemeleri gerektiğini her fırsatta dile getiriyor ancak seslerini duyuramıyorlar.) Şu an Türkiye'nin karşısında Yunanistan + CIA + PKK/YPG + FETÖ + IŞİD'ten kalan artıklar bulunuyor. Arka planda ise ABD ve Fransa başta olmak üzere bazı AB ülkeleri yer alıyor. Bu olası savaşta dikkat edilmesi gereken ülke ise İsrail çünkü Mossad şu an hem Yunanistan'a savaşa girmesi için destek veriyor hem de bu savaştan Türkiye'nin karlı çıkabilmesi için çaba sarf ediyor. Çünkü Türkiye bu savaştan İsrail desteği ile karlı çıkarsa İsrail'de Büyük İsrail Devleti için gereken tavizleri Türkiye'den alabileceğine inanıyor.
 
Bu savaş için hazırlanan en ciddi plan ise şu şekilde;
 
Öncelikle Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde mülteciler gösteriler yapmaya başlayıp ayaklanacaklar. Bu esnada kendilerine Ak Partili süsü veren Pkk ve Fetö mensupları silahlarla sahaya çıkacaklar ve kan dökülmesini sağlayacaklar. Kamuoyunda bu olaylarda kan akıtanların Ak Partililer ve Sadat mensupları olduğuna dair bir algı yaratma çabasına girilecek ve özellikle internet ortamında bu algı yayılmaya çalışılacak. Bu algı yaratılırken Pkk/Ypg sanki bir kurtarıcı gibi belirli hedeflere yönelik saldırılar düzenleyecek ve patlamalar yaşanacak. Fetö ise içerideki adamlarıyla Türkiye - Yunanistan savaşında dengeleri değiştirecek olan TCG Anadolu Anfibi Hücum ve Uçak Gemisine sabotaj yaparak saf dışı kalmasını sağlayacak. Bu saldırı sonrası bir Yunan savaş uçağı düşürülecek ve Yunanistan "Türkiye bize savaş açtı" diyerek uluslararası destek ile Türkiye'ye askeri karşılık verecek. Savaş böylece başlamış olacak.
 
Tüm bunlar yaşanırken Türkiye'de Borsa çakılacak ve ekonomik kriz hat safhaya ulaşacak. ABD bu olaylarda sözde arabulucu ve savaşı durduracak güç olarak NATO üzerinden Ege adalarını Yunanistan adına muhafaza edecek ve Trakya sınırından Türkiye'nin çıkışına engel olmaya çalışacak. Diğer taraftan Türkiye'nin Güneydoğu sınırında da askeri hareketlilik yerini ABD, Fransa, Yunanistan destekli PKK/YPG ile Türkiye savaşına bırakacak. Bu sırada IŞİD yine ortaya çıkacak ve Türkiye sanki IŞİD'i desteklemek için YPG'ye saldırmış durumuna düşürülecek. Yani Türkiye hem batı sınırında hem de Güneydoğu sınırında bir savaşa girmiş olacak. Tüm bunlar yetmezmiş gibi ülke içerisinde Gezi olayları benzeri bir olayın ülke çapında tetiklenmesi ve önlenemez bir iç kargaşanın doğması sağlanacak.
 
Bu yazdıklarım çoğu insana sadece bir senaryo olarak gelebilir ancak şu an Türkiye'ye karşı bu planlar yapılmış durumda. Peki Türk Hükümeti bunları bilmiyor mu? Elbette biliyor. Özellikle MİT ve TSK bu konuda tüm istihbarata sahip ve gerekli tedbirleri almış durumda. Elbette tedbir almak bu olayların yaşanmayacağı anlamına gelmiyor. Seversiniz ya da sevmezsiniz ama Türkiye'ye karşı kurulan bütün bu planları yapanlar, ülke içerisinde de hükümet düşmanlarına güveniyorlar ve onları  destekleyerek kendi planlarının sorunsuz şekilde işlemesini amaçlıyorlar. Türkiye şu an bir beka sorunu yaşıyor ancak maalesef muhalefet ve çoğu insan bunu göremiyor ya da görmek istemiyor. Hatta bazıları gözlerini o kadar karartmışlar ki; Recep Tayyip Erdoğan gitsin de isterse ülke parçalansın diyecek kadar akıl tutulması yaşıyorlar.
 

Ben Ak Partili değilim hatta hükümetin bir çok politikasının ve uygulamasının da yanlış olduğunu düşünen ve eleştiren biriyim ama Türkiye şu an büyük bir sınavdan geçiyor. Bu sınav öyle bir sınav ki ya var olacaksınız ya da yok olacaksınız. Türk hükümeti bu planı görmüş durumda ve bu planı bozmak için mücadele ediyor. Böyle bir durumda yangına körükle gitmek ve düşmana hizmet etmek yerine ülkenin çıkarları için birlik olmak bir zorunluluktur. İnsanların önüne sandık konulduğu zaman herkes tercihini yapmakta zaten özgür ama sandık haricinde Türkiye düşmanlarının oyunlarına alet olmamak ve yapılan planların piyonları olmamak çok önemli. Söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti'nin geleceği. Bu nedenle tüm yurttaşlar ellerini vicdanına koyarak ve sadece vatanın birliği ve bütünlüğüne odaklanarak hareket etmeleri elzemdir.

 

Serkan GÜNGÖR

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.