Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

BİZ GÖRMÜYOR ZANNEDİYORDUK, MEĞERSE DUYMUYORMUŞ DA

BAKIRKÖY 02.05.2025 - 17:29, Güncelleme: 02.05.2025 - 17:37
 

BİZ GÖRMÜYOR ZANNEDİYORDUK, MEĞERSE DUYMUYORMUŞ DA

Eskiden, iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirdi. Şimdilerde ise hasta doktorun ayağına gidiyor.
Kendi branşında başarılı bir cerrahtı. Filmine baktığı hastasına hangi ameliyatın gerektiğini şıp diye bilirdi. Hamdım, piştim… bari siyasete girip orada da yanayım dedi cerrahımız. Vücuduna aminoasidi basıp taş gibi olduktan sonra, doğduğu memlekette AK Partiden iki defa aday adayı oldu. Bizler, önünde unvan gördüğümüz her isme tuzumuzu alıp koşa koşa gideriz ama AK Parti, kendisinden cacık olmayacağına kanaat getirmiş olacak ki, bir türlü aday yapmadı… yapmayacaktı da. Kıymeti bilinmediği için üzgündü, kızgındı, küsmüştü… AK Parti milletvekilliği için doğduğu şehrin cadde ve sokaklarını birlikte arşınladığı eşi onu teskin etmeye çalışıyordu ama nafile.. Seçim için kayınpederinden aldığı paralar uçup giderken, içtiği bir bardak Soğuksu Metin olmasını sağladı. Aslında aday adaylığı sırasında pişmişti cerrahımız ama o bunu daha yeni yeni anlıyordu. Bu ülkede siyaseten bir yere gelmek için dost, ahbap ve menfaat ilişkilerinin iyi olması yeterliydi. Bunun için de, en doğru adres CHP’ydi.     Tekrar hastanesine dönen cerrahımız eşiyle birlikte değişim rüzgârını beklemeye koyulurken, diğer taraftan da CHP ile iyi ilişkileri artırmaya başladı. Gün gelecek, devran dönecek ve cerrahımızın eşi, H. İ.’nun yoğun baskıları sonucu belediye başkan adayı olacaktı.  Cerrahımızın makus talihi artık değişiyordu. Daha şimdiden, kendisinin dört yıl sonra CHP’den Sağlık Bakanı olacağının hayalini bile kurmaya başlamıştı. Yerel seçimlerin üzerinden daha 6 ay geçmeden, bakanlık hayalini gerçekleştirmek için, maddi birikim yapma planlarını hayata geçirdi cerrahımız. Öyle ya, milyar dolarlık servetine rağmen son derece cimri olan kayınpederinden bir daha asla borç para isteyemezdi. Aday adaylığı döneminde içtiği o Soğuksu aklını başına getirmişti. Gündüz son derece hareketli olan bir caddede muayenehane açarak, kayınpederi, kayınbiraderi ve eşinin dayısını kendisine asistan yapıp hasta kabulüne başladı. Burada sadece ameliyatlık hastaları tedavi ediyor, onları sağlığına kavuşturuyordu ama dedik ya, çok hareketli bir cadde de oldukları için göze batıyorlardı. Hastaneden kazandığı aylık 300.000 TL. maaşı elinin tersiyle iten cerrahımız emekli olup, ameliyatlardan kısa sürede kazandığı paralarla, yanına asistanlarını da alıp daha sakin fakat son derece lüks deniz manzaralı bir ofise taşındılar. Ehh, ofis lüks olunca hastalara da lüks tarife uygulanıyordu. En küçük ameliyat bile 200.000 Dolardan başlıyordu. Önlerinde en önemli iki engel de ortadan kalkınca, hasta sayıları birden artmaya başladı. Bakanlık hayali, güvendiği dağa kar yağdığı için sekteye uğrayan cerrahımızı ara ara ter basıyor, terini atmak için Soğuksu’yu masasından eksik etmiyordu. Hemde çok yakında mide ağrısı yaşayıp, kabız olacağını hiç düşünmeden… Evet, hikayeyi okuyanlar çekirdekleriniz bittiyse şimdi Bakırköy’e ve Bakırköy'ün sorunlarına dönebiliriz. Pazar günü yayınlayacağım haberi, Yeni Şafak Gazetesi tarafından Capacity AVM ile ilgili Süleyman Atik ve M. K. arasında geçen ses kaydının ortaya çıkması üzerine bugüne aldım. Öncelikle, Capacity AVM meselesi artık kabak tadı vermeye başladı. Bugün Yeni Şafak Gazetesinin yayınladığı bir ses kaydında, AVM’nin hissedarı M. K.  Süleyman Atik isimli şahsa diyor ki, bizden 5 milyon dolar istendi. AVM’nin avukatı ise verdiği ifade de 5 milyon Euro istendi diyor. İlginç, bugün olmuş, Dolar mı, Euro’mu halen kendi aralarında karar verememişler. Ses kaydında geçen ikinci ve en önemli önemli diyalog da ise, AVM’nin ortağı olan M. K. diyor ki, ‘O betonarme perdelerin taşıyıcı olmadığına dair biz rapor aldık.’ Yani, Yıldız Teknik Üniversitesinin tespit ettiği 149 betonarme perdenin yapılmadığını resmen itiraf ediyor. Ses kaydının devamında M.K.,‘Otoparkı diyelim ki kapattın, yer yerinden oynayacak, bildiğin gibi değil. İstanbul’da buradan para istendiğini duymayan kalmadı.’ Diyor. DEPREM RİSKİ TAŞIYAN BİNA NEDEN HALEN MÜHÜRLENMEDİ Ahmet Bahadırlı döneminde küçük bir avm olarak inşaatına başlanan ama daha sonra Ateş Ünal Erzen döneminde ek tadilatlarla dev avm’ye dönüşen Capacity ile ilgili belediye tarafından yapılan son açıklamada; 12 Kasım 2024 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesinin öğretim üyeleri Prof. Dr. Yusuf Ayvaz ve Prof. Dr. Barış Sevim tarafından düzenlenen raporda, statik projede olması gereken 149 adet betonarme perdenin yapılmadığı ve kolon boyutlarının projeye uymadığı açıkça belirtilmiş. İmar Kanunu’nun 32. Maddesine göre eksikliklerin giderilmesi için 1 aylık yasal süre tanınmış. Yine İmar Kanunu’nun 42. Maddesine göre alt ceza sınırından 197 milyon TL ceza kesilmiş. 28 Şubat 2025 tarihinde TCK 184/1’den cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş. Suç duyurusu bana göre eksik yapılmış. Aslında savcılığa suç duyurusunda bulunurken, bu suçun oluşmasına göz yuman ATEŞ ÜNAL ERZEN ve TURGAY AKBAL’dan da şikâyetçi olunmalıydı. SİZ GERÇEKTEN BELEDİYE BAŞKANI MISINIZ? Yakın zamanda İstanbul 6.2 depremle sarsıldı ve bahsi geçen avm Bakırköy Belediyesinin tespitlerine göre riskli yapı. Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi halen belediye başkancılığı oynayan Ayşegül Ovalıoğlu’na Bakırköylüler adına sormak istiyorum: Eksiklerini tamamlaması için o avm’yi neden mühürleyip insanları can güvenliğini sağlamıyorsunuz? Bilmediğimiz bir şey mi var? Riskli Yapı olarak tespit ettiğiniz Capacity AVM 6.2’lik depremde yıkılsa ve can kaybı yaşansaydı, bunun hesabını nasıl verecektiniz? Vicdanınızı mezar taşlarına kalp göndererek mi rahatlatacaktınız? Yine bugün yayınlanan ses kaydında M.K.,‘Otoparkı diyelim ki kapattın, yer yerinden oynayacak, bildiğin gibi değil. İstanbul’da buradan para istendiğini duymayan kalmadı.’ Diyor. Yani iddiaların asıl müsebbibi ve hesap vermesi gereken kişi belediye başkanı olarak sizsiniz ama ilginçtir sizin ifadenize dahi başvurulmuyor. Tanık beyanına göre, Mozambik belediye başkanı olarak, İstanbul’da yaşanan bu olayı herhalde bir tek siz duymadınız ve savcıların kanaati de bu yönde mi acaba? Tarihe Bilgi Notu Düşelim: Önceki dönem belediye başkanı Bülent Kerimoğlu Bakırköy'de bir kaç yeri sattı ama hiç adam satmadı.
Eskiden, iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirdi. Şimdilerde ise hasta doktorun ayağına gidiyor.

Kendi branşında başarılı bir cerrahtı.

Filmine baktığı hastasına hangi ameliyatın gerektiğini şıp diye bilirdi.

Hamdım, piştim… bari siyasete girip orada da yanayım dedi cerrahımız. Vücuduna aminoasidi basıp taş gibi olduktan sonra, doğduğu memlekette AK Partiden iki defa aday adayı oldu. Bizler, önünde unvan gördüğümüz her isme tuzumuzu alıp koşa koşa gideriz ama AK Parti, kendisinden cacık olmayacağına kanaat getirmiş olacak ki, bir türlü aday yapmadı… yapmayacaktı da.

Kıymeti bilinmediği için üzgündü, kızgındı, küsmüştü…

AK Parti milletvekilliği için doğduğu şehrin cadde ve sokaklarını birlikte arşınladığı eşi onu teskin etmeye çalışıyordu ama nafile..

Seçim için kayınpederinden aldığı paralar uçup giderken, içtiği bir bardak Soğuksu Metin olmasını sağladı.

Aslında aday adaylığı sırasında pişmişti cerrahımız ama o bunu daha yeni yeni anlıyordu.

Bu ülkede siyaseten bir yere gelmek için dost, ahbap ve menfaat ilişkilerinin iyi olması yeterliydi. Bunun için de, en doğru adres CHP’ydi.    

Tekrar hastanesine dönen cerrahımız eşiyle birlikte değişim rüzgârını beklemeye koyulurken, diğer taraftan da CHP ile iyi ilişkileri artırmaya başladı.

Gün gelecek, devran dönecek ve cerrahımızın eşi, H. İ.’nun yoğun baskıları sonucu belediye başkan adayı olacaktı. 

Cerrahımızın makus talihi artık değişiyordu. Daha şimdiden, kendisinin dört yıl sonra CHP’den Sağlık Bakanı olacağının hayalini bile kurmaya başlamıştı.

Yerel seçimlerin üzerinden daha 6 ay geçmeden, bakanlık hayalini gerçekleştirmek için, maddi birikim yapma planlarını hayata geçirdi cerrahımız.

Öyle ya, milyar dolarlık servetine rağmen son derece cimri olan kayınpederinden bir daha asla borç para isteyemezdi.

Aday adaylığı döneminde içtiği o Soğuksu aklını başına getirmişti.

Gündüz son derece hareketli olan bir caddede muayenehane açarak, kayınpederi, kayınbiraderi ve eşinin dayısını kendisine asistan yapıp hasta kabulüne başladı.

Burada sadece ameliyatlık hastaları tedavi ediyor, onları sağlığına kavuşturuyordu ama dedik ya, çok hareketli bir cadde de oldukları için göze batıyorlardı.

Hastaneden kazandığı aylık 300.000 TL. maaşı elinin tersiyle iten cerrahımız emekli olup, ameliyatlardan kısa sürede kazandığı paralarla, yanına asistanlarını da alıp daha sakin fakat son derece lüks deniz manzaralı bir ofise taşındılar.

Ehh, ofis lüks olunca hastalara da lüks tarife uygulanıyordu. En küçük ameliyat bile 200.000 Dolardan başlıyordu.

Önlerinde en önemli iki engel de ortadan kalkınca, hasta sayıları birden artmaya başladı.

Bakanlık hayali, güvendiği dağa kar yağdığı için sekteye uğrayan cerrahımızı ara ara ter basıyor, terini atmak için Soğuksu’yu masasından eksik etmiyordu.

Hemde çok yakında mide ağrısı yaşayıp, kabız olacağını hiç düşünmeden…

Evet, hikayeyi okuyanlar çekirdekleriniz bittiyse şimdi Bakırköy’e ve Bakırköy'ün sorunlarına dönebiliriz.

Pazar günü yayınlayacağım haberi, Yeni Şafak Gazetesi tarafından Capacity AVM ile ilgili Süleyman Atik ve M. K. arasında geçen ses kaydının ortaya çıkması üzerine bugüne aldım.

Öncelikle, Capacity AVM meselesi artık kabak tadı vermeye başladı. Bugün Yeni Şafak Gazetesinin yayınladığı bir ses kaydında, AVM’nin hissedarı M. K.  Süleyman Atik isimli şahsa diyor ki, bizden 5 milyon dolar istendi. AVM’nin avukatı ise verdiği ifade de 5 milyon Euro istendi diyor. İlginç, bugün olmuş, Dolar mı, Euro’mu halen kendi aralarında karar verememişler. Ses kaydında geçen ikinci ve en önemli önemli diyalog da ise, AVM’nin ortağı olan M. K. diyor ki, ‘O betonarme perdelerin taşıyıcı olmadığına dair biz rapor aldık.’ Yani, Yıldız Teknik Üniversitesinin tespit ettiği 149 betonarme perdenin yapılmadığını resmen itiraf ediyor. Ses kaydının devamında M.K.,‘Otoparkı diyelim ki kapattın, yer yerinden oynayacak, bildiğin gibi değil. İstanbul’da buradan para istendiğini duymayan kalmadı.’ Diyor.

DEPREM RİSKİ TAŞIYAN BİNA NEDEN HALEN MÜHÜRLENMEDİ

Ahmet Bahadırlı döneminde küçük bir avm olarak inşaatına başlanan ama daha sonra Ateş Ünal Erzen döneminde ek tadilatlarla dev avm’ye dönüşen Capacity ile ilgili belediye tarafından yapılan son açıklamada; 12 Kasım 2024 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesinin öğretim üyeleri Prof. Dr. Yusuf Ayvaz ve Prof. Dr. Barış Sevim tarafından düzenlenen raporda, statik projede olması gereken 149 adet betonarme perdenin yapılmadığı ve kolon boyutlarının projeye uymadığı açıkça belirtilmiş. İmar Kanunu’nun 32. Maddesine göre eksikliklerin giderilmesi için 1 aylık yasal süre tanınmış. Yine İmar Kanunu’nun 42. Maddesine göre alt ceza sınırından 197 milyon TL ceza kesilmiş. 28 Şubat 2025 tarihinde TCK 184/1’den cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş. Suç duyurusu bana göre eksik yapılmış. Aslında savcılığa suç duyurusunda bulunurken, bu suçun oluşmasına göz yuman ATEŞ ÜNAL ERZEN ve TURGAY AKBAL’dan da şikâyetçi olunmalıydı.

SİZ GERÇEKTEN BELEDİYE BAŞKANI MISINIZ?

Yakın zamanda İstanbul 6.2 depremle sarsıldı ve bahsi geçen avm Bakırköy Belediyesinin tespitlerine göre riskli yapı. Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi halen belediye başkancılığı oynayan Ayşegül Ovalıoğlu’na Bakırköylüler adına sormak istiyorum:

Eksiklerini tamamlaması için o avm’yi neden mühürleyip insanları can güvenliğini sağlamıyorsunuz? Bilmediğimiz bir şey mi var?

Riskli Yapı olarak tespit ettiğiniz Capacity AVM 6.2’lik depremde yıkılsa ve can kaybı yaşansaydı, bunun hesabını nasıl verecektiniz?

Vicdanınızı mezar taşlarına kalp göndererek mi rahatlatacaktınız?

Yine bugün yayınlanan ses kaydında M.K.,‘Otoparkı diyelim ki kapattın, yer yerinden oynayacak, bildiğin gibi değil. İstanbul’da buradan para istendiğini duymayan kalmadı.’ Diyor. Yani iddiaların asıl müsebbibi ve hesap vermesi gereken kişi belediye başkanı olarak sizsiniz ama ilginçtir sizin ifadenize dahi başvurulmuyor. Tanık beyanına göre, Mozambik belediye başkanı olarak, İstanbul’da yaşanan bu olayı herhalde bir tek siz duymadınız ve savcıların kanaati de bu yönde mi acaba?

Tarihe Bilgi Notu Düşelim: Önceki dönem belediye başkanı Bülent Kerimoğlu Bakırköy'de bir kaç yeri sattı ama hiç adam satmadı.

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.