TÜRKİYE'NİN MAJESTESİ Mİ OLACAK?

Oğuz Kaan Salıcı ile Canan Kaftancıoğlu daha düne kanki idiler... Sonra ne olduysa araları bozuldu. Sebebini biraz araştırdık ve ortaya çok ilginç bilgiler çıktı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’da yeterli liderlik vasfı göremeyen İngiltere, onun yerine Canan Kaftancıoğlu’nu 2023 yılında CHP genel başkanlığına hazırlıyor. Emperyalistlerin oyun olanına dönen ülkemizde, CHP gibi kökü 1923’e dayanan bir partiyi elinde tutmak isteyen oyun kurucular, siyaset sahnesinde Kaftancıoğlu’nu parlatma çalışmalarına hız vermişler. Öyle ki, yapılan çalışmaların, kaset skandalından sonra genel başkanlığa getirilen Kemal Kılıçdaroğlu operasyonundan bile daha büyük olduğu iddia ediliyor. Hemde majestelerinin himayesinde. Bunun için dünyanın en büyük, en vahşi, en acımasız insan hakları ihlallerini yapan ülkesi ABD merkezli Fredoom House bile devreye sokulmuş durumda. Hatırlarsanız yakın tarihte, Time dergisi Kaftancıoğlu’nu haber yapmış ve " Canan Kaftancıoğlu Türkiye'deki siyaset alanında alışılmadık ve taze bir dokunuşu temsil ediyor.’’ Demişti. Derginin Orta Doğu muhabiri Joseph Hincks'in imzasını taşıyan haberde, Kaftancıoğlu, muhalif Rus lider Aleksey Navalni ve Belaruslu muhalif devlet başkanı adayı Mariya Alyaksandrauna Kalesnikava ile kıyaslanmış, "Kaftancıoğlu muhalefetin ‘Y’ ve ‘Z’ kuşaklarına hitap edebilmesi için anahtar rolde" değerlendirmesinde bulunulmuştu. İne aynı haberde, Kaftancıoğlu için "Muhalefetin dişli kurmay başkanı" denilmişti. Oysa hepimiz biliyoruz ki, Aleksey Navalni Rus aktivist, bloger, hukukçu ve Putin muhalifi siyasetçidir. Özellikle Batı merkezli enstitü ve vakıfların en gözde ismi olması, onlardan beslenmesi şaşırtıcı değil. Batılı güç odaklarının Belarus'ta devlet başkanı adaylığı için öne sürdüğü Mariya Alyaksandrauna Kalesnikava’da aynı özellikleri taşımaktaydı. O nedenle, Kaftancıoğlu'na gösterilen ilgi ve desteğin Navalni ve Kolesnikova ile çok benzer olması da şaşırtıcı değil elbette. Soros ve turuncu devrim kokulu bu tezgahlar ülkemizde tutar mı? Bugüne kadar hep tuttu… Yine hafızalarımızı tazelediğimizde, Washington merkezli Project on Middle East Democracy'nin Türkiye program direktörü Merve Tahiroğlu’nun, "ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden'ın, Erdoğan'ın ülke içinde uyguladığı baskının dış politikadaki sapmalarda etkili olduğunu, selefleri Donald Trump ve Barack Obama'dan daha çok farkında olduğunu’’ belirterek  "Açıklama yapmasalar bile Kaftancıoğlu'na ne olduğunu yakından takip edecekler" demesi de sizce ilginç değil mi! Hadi hepsine tesadüf diyelim. Peki, Le Monde gazetesi’nin, PKK'ya pervasızca destek veren TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile Fincancı'nın adli tıpta tez danışmanı olduğu asistanı-yakın çalışma arkadaşı Canan Kaftancıoğlu (Çok kısa bir notu sizlere aktarmadan edemeyeceğim. Canan Kaftancıoğlu NATO adına Bosna savaşında Şebnem Korur Fincancı ile birlikte görev yapmıştı) ve Meral Akşaner'i "Erdoğan'ın yolundaki üç kadın engel" diye parlatmasına ne demeli! Elbette sayın Meral Akşaner, kendisinin diğer iki kadınla terazinin aynı kefesine konulmasına itiraz etmemesi de yine çok ilginç. Le Monde gazetesindeki köşe yazısında devamla, "CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun, “Türkiye'de erkeklerin sözü geçiyor. Kadın olmak zaten kolay değil bir de siyaset yapan kadın olmak..." sözlerinden alıntı yapılarak feminist, halkların kardeşliği savunucusu, motosiklet tutkunu, LGBT taraftarı bir doktor olarak tanımlanıyor. Kaftancıoğlu ile birlikte Fincancı ve Akşaner'in Le Monde gazetesindeki çıkan haberine, CHP'nin Halk TV kanalı ve Cumhuriyet gazetesi balıklama atlayarak milli bayram havasında sunmaları ise bu iki yayın organının kimlerin güdümünde olduğunun açık göstergesidir. Oysa, bu yayın organları eksik bilgi vererek, Canan Kaftancıoğlu'na büyük haksızlık ediyorlar. CHP ile HDP/PKK arasındaki köprüleri kurma görevini üstlenmesi, sözde Ermeni Soykırımını desteklemesi, "Devlet katil değil, seri katildir" diye açıklamalar yapması, Ergenekon-Balyoz operasyonlarında FETÖ’den yana tavır alması, örgüt içi çatışmada öldürülen PKK'lı Sakine Cansız'ı ve diğer iki PKK'lı kadını üç devrimci kadın diye kutsaması, MLKP terör örgütünün kurucu üyelerinden Hasan Ocak için "Hasan Ocak yaşıyor. Komutana bin selam!" diye paylaşım yapması, DHKP-C'nin talimatıyla ölüm orucuna yatırılan Helin Bölek'in ölümünün ardından taziye mesajı yayınlaması ve örgüt mensuplarının bu ölümle ilgili zafer halayı çekmelerini desteklemesi gibi meziyetlerini görmezden gelmeleri majestelerine bağlı yayın organlarının utançları olsun.   Tek dileğim, Kaftancıoğlu’nun almış olduğu cezaları Yargıtay’ın bozmasıdır. CHP için kurgulanan oyun sadece böyle bozulabilir. Bizim gibi ülkelerde cezaevine girenlerin çıkışta nasıl yükseldikleri herkesin malumudur.