MEĞERSE, RUHU ÖLMEMİŞ...

Bakırköy Zeytinlik Mahallesinde bulunan halk pazarında, gerçekten de Gezi Olaylarını aratmayacak sahneler yaşanıyor.

Kabul edelim ki, uzun yıllar önce Zeytinlik Halk Pazarının olduğu yerde ne halk, ne de Pazar kalmış, kuruluş amacı dışına çıkan yer balık lokantalarına dönüşmüştü. Bakırköy Belediyesi durumu bilmesine rağmen, buradaki esnafa, ‘işinize devam edin ama bizim bütçemiz olmadığı için işyerlerinizi kendiniz yenileyin’ demişti. Zeytinlik Halk Pazarı esnafı da verilen söze inanarak büyük masraflarla işyerlerini yenilemişti. İki yıl önce ise yine aynı belediye, ‘biz eski sözümüzden vazgeçtik burayı boşaltın’ diyerek esnafın işyerlerini tahliye etmesini istemişti. İki yıldır bu şekilde devam eden sürecin sonunda belediye, yargı kararına rağmen yıkım için fırsat kollamaya başladı. Orada eylem yapan esnaf haklı olarak diyor ki, ‘biz, sizin sözünüze güvenerek ailemizin nafakasından kesip, harç-borç alıp işyerlerimize harcadık. Pandemi süresince zaten hiç iş yapamadık. Tam borçlarımızı ödeyecekken alınan yıkım kararı bize reva mıdır?’ Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen elektrik, su ve doğalgazları kesilen esnafa dün de zabıtalar tarafından biber gazı sıkıldı. Biber Gazı kimyasal silahtır ve emniyet güçleri dışında hiç kimse biber gazı kullanamaz. Bakırköy Belediyesi zabıtaları, eylemcileri geri püskürtmek için biber gazı kullanarak aleni suç işlemişlerdir. Şikayet olduğu takdirde, 'etkili eylem' suçundan 1.5'ar yıl hapis cezası istemiyle Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaları gerekir. En büyük sevincim, Tanrı korusun kalp hastası olan birine biber gazının isabet etmemesidir. Olası bir facia yaşanması durumunda, olayın tek sorumlusu yetkili amir, yani belediye başkanıdır. Bu arada, HANİ şu her seferinde ortaya dökülüp belediye şakşakçılığı yapan Kent Konseyi var ya, yapsın bakalım bir kamuoyu yoklaması… Sorsun vatandaşa, “burası yıkılsın mı, yıkılmasın mı?” diye, bakalım sonuç ne çıkacak… Ama neden yıkılacağını, bu işten ne kadar kazanç elde edileceğini, yıkılan yere ne yapılacağını da anlatsınlar uzun uzun. Çok sonra, ‘alıcısı hazır, parası hazır yere beş yıldızlı otel yapılacağını’ falan öğrenmeyelim meselâ.   Ölüsüne rahmet okumayacağım zamanın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, “babalar gibi satarım” demişti. Sonra kendi kendimize, “elimizde satılmayan ne kaldı acaba” diye sormaya başlamıştık ya… Hah, işte tıpkısının aynısını Bakırköy’de yaşıyoruz. Daha önce de birçok yeri satan-devreden Bülent Unakıtan, şimdi de Bakırköy sınırları içerisinde bulunan 7 adet gayrimenkulün satışı için meclisten yetki istedi. AK Parti ve MHP’nin RET oyu verdikleri satış yetkisiyle ilgili, Belediye Meclis Grup Başkan Vekili CHP’li Mahir Çelik’in Başakşehir’de satılan arsayı örnek verip, “Gidin parsel parsel sattıklarınıza bakın, ondan sonra konuşun” ifadeleri CHP adına tarihe kara bir leke olarak geçecektir. Sayın Çelik bilmiyorsanız öğrenin, ‘Sui misâl emsâl teşkil etmez.’   Bakırköy’de son yaşanan olayları izledikçe aklıma, ‘Katina’nın elinde makası ’ şarkısının bir dörtlüğü gelip duruyor. 40 yaş üstü olanlar hatırlar, rahmetli Huysuz Virjin’in söylediği şarkı da;   Katina’nın elinde halısı Silkemez ah silkemez. Silkmesini bilmez aman gülüm Katinam Getir silkeyim, getir silkeyim. Silkmesini bilmez gülüm mori Katinam Getir Silkeyim, getir silkeyim.   Evet, ilçemizde yaşanan tüm olumsuzlukların müsebbibi,  2019 yerel seçimlerinde eline fırsat geçmişken halıyı silkelemeyen sizlersiniz.   Ülkenin durumu "Bayram gelmiş neyime" ya... Siz yine de bizi biz yapan değerlerimizden vazgeçmeyin... Bayram bayramdır, tatil başka bişeydir... Ha bir de kapıya gelen çocuklara dandik şeker verip, eve gelenlere çikolata ikram etmeyin gebertirim... Bugün bayram diye, kimsenin yaptığı gö•lüğüde unutmayın... Hepinize iyi bayramlar.