Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

GENEL BAŞKAN OSURURSA, YÖNETİCİLER DE SIÇAR…

GÜNDEM 07.12.2020 - 17:56, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

GENEL BAŞKAN OSURURSA, YÖNETİCİLER DE SIÇAR…

Başlık çok ağır oldu biliyorum ama rahmetli Can Yücel gibi, neye ne deniyorsa bende öyle dedim.
Bizde meşhur bir atasözü vardır; ‘’İmam Osurursa Cemaat Sıçar’’ diye… bu atasözünün taşıdığı anlam "cemaatin hocayı örnek alıp abartması" değildir... gerçek anlamı: imam, cemaat tarafından, din konusunda günahı/sevabı yada yapılacak-yapılmayacak eylemleri en iyi bilen kişi olarak görülmektedir. Eğer ki imam, cemaatçe daha önce haram bilinen bir eylemi kendisi yaparsa, cemaat "aaa bu haram diilmiş" diyecek ve "ulan hoca böyle yapıyorsa biz de sıçsak (!) ne olur ki?" düşüncesini içinden geçirecek ve sonuçta cemaatin içinde bir suiistimal, bir gevşeme olacaktır. Hatırlanacağı gibi ilk defa 2010 yılının Mayıs ayında, Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığından istifa etmesine neden seks kayıtları ortaya çıkmıştı. Dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal, özel kalem müdürü Nesrin Baytok'la birlikte olduğu seks görüntülerini tüm Türkiye uzun süre konuşmuştu. Şimdi bazılarınız diyeceksiniz ki, ‘’adam onurluca istifa etmiş’’.. Yok değerli okurlar, bu işten öyle istifayla falan kimse yırtamaz. Çünkü burada, makamın gücü kullanılarak karşılıklı çıkar elde edilip, (Nesrin Baytok milletvekili oldu) büyük suç işlenmiştir. Kasetle gelenler kaset sakladığı için, bizler bugün sadece basına yansıyan taciz-tecavüz olaylarını biliyoruz. İstanbul İl-Maltepe-Ümraniye-Sultangazi-Bahçelievler ilçe yöneticisi, Kartal Belediyesi özel kalem çalışanının yediği haltlar, Canan Kaftancıoğlu’na rağmen basına yansıyanlardır.   Peki ya, basına yansımayanlar…??? Ülkemiz, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Ortadan Kaldırma Sözleşmesi (CEDAW, 1979) dâhil olmak üzere sayısız uluslararası anlaşmaya imza atmıştır. Türkiye, aynı zamanda Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne (İstanbul Sözleşmesi) ilk imza atan ülke konumundadır. Buna ek olarak, kanun önünde eşitlik ilkesi Türk Anayasası’nın 10. maddesinde garanti altına alınmıştır.  Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 105. maddeleri CTCTS’yi yasaklamakta ve bu tür suçların işlenmesi halinde suçluları hapis cezasıyla cezalandırmaktadır. Bütün bu ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelere rağmen kadınlara yönelik şiddet devam etmektedir. Özellikle başta mobbing (Latincede; psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek)korkusu yaşayan kadınlar, işten atılma korkusu yaşayan kadınlar, duyulursa çevreye rezil olurum korkusu yaşayan kadınlar; maalesef uğradıkları taciz-tecavüz yüzünden susmayı tercih edip ağır psikolojik travma yaşamaktalar. Belediyelerin birçoğunda, il-ilçe başkanlıklarında taciz-tecavüzleri duyuyoruz ama mağdurlar konuşmaktan çekindikleri için veya hemen yayın yasağı geldiğinden dolayı haber yapamıyoruz. Örneğin; A. E., V. A., Ö. Ö., E. T., M. E., hakkında birileri çıkıp konuşsalar yer yerinden oynayacaktır. Tercihini erkekten yana kullanan gay meclis üyesini, sekreterleriyle evlenen vekilleri-il başkanlarını-belediye başkanlarını burada yazmıyorum bile… Elbette yaşanan tüm bu ahlaksızlıkları sadece erkeklere mâl etmemek gerekir. Vekillik-Belediye Başkanlığı veya başka bir görev kapmanın, yüksek maaş alabilmenin yolunu yanlış algılayan kadınlar da var. Bu tür kadınlar yüzünden de erkekler tüm kadınları aynı zannetmekteler. Değerli okurlar; kimsenin sosyal yaşantısı beni ilgilendirmez. Tabi ki kişinin, makamının gücünü kötüye kullanana kadar… Erkek veya kadın farketmez, ahlaksız kişileri hiç korkmadan deşifre etmeli, dışlamalıyız. ‘’Her insan, herkes karşısında her şeyden sorumludur.’’ Dostoyevski
Başlık çok ağır oldu biliyorum ama rahmetli Can Yücel gibi, neye ne deniyorsa bende öyle dedim.

Bizde meşhur bir atasözü vardır; ‘’İmam Osurursa Cemaat Sıçar’’ diye… bu atasözünün taşıdığı anlam "cemaatin hocayı örnek alıp abartması" değildir... gerçek anlamı: imam, cemaat tarafından, din konusunda günahı/sevabı yada yapılacak-yapılmayacak eylemleri en iyi bilen kişi olarak görülmektedir. Eğer ki imam, cemaatçe daha önce haram bilinen bir eylemi kendisi yaparsa, cemaat "aaa bu haram diilmiş" diyecek ve "ulan hoca böyle yapıyorsa biz de sıçsak (!) ne olur ki?" düşüncesini içinden geçirecek ve sonuçta cemaatin içinde bir suiistimal, bir gevşeme olacaktır.

Hatırlanacağı gibi ilk defa 2010 yılının Mayıs ayında, Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığından istifa etmesine neden seks kayıtları ortaya çıkmıştı. Dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal, özel kalem müdürü Nesrin Baytok'la birlikte olduğu seks görüntülerini tüm Türkiye uzun süre konuşmuştu. Şimdi bazılarınız diyeceksiniz ki, ‘’adam onurluca istifa etmiş’’..

Yok değerli okurlar, bu işten öyle istifayla falan kimse yırtamaz. Çünkü burada, makamın gücü kullanılarak karşılıklı çıkar elde edilip, (Nesrin Baytok milletvekili oldu) büyük suç işlenmiştir.

Kasetle gelenler kaset sakladığı için, bizler bugün sadece basına yansıyan taciz-tecavüz olaylarını biliyoruz.

İstanbul İl-Maltepe-Ümraniye-Sultangazi-Bahçelievler ilçe yöneticisi, Kartal Belediyesi özel kalem çalışanının yediği haltlar, Canan Kaftancıoğlu’na rağmen basına yansıyanlardır.

 

Peki ya, basına yansımayanlar…???

Ülkemiz, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Ortadan Kaldırma Sözleşmesi (CEDAW, 1979) dâhil olmak üzere sayısız uluslararası anlaşmaya imza atmıştır. Türkiye, aynı zamanda Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne (İstanbul Sözleşmesi) ilk imza atan ülke konumundadır. Buna ek olarak, kanun önünde eşitlik ilkesi Türk Anayasası’nın 10. maddesinde garanti altına alınmıştır.  Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 105. maddeleri CTCTS’yi yasaklamakta ve bu tür suçların işlenmesi halinde suçluları hapis cezasıyla cezalandırmaktadır. Bütün bu ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelere rağmen kadınlara yönelik şiddet devam etmektedir.

Özellikle başta mobbing (Latincede; psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek)korkusu yaşayan kadınlar, işten atılma korkusu yaşayan kadınlar, duyulursa çevreye rezil olurum korkusu yaşayan kadınlar; maalesef uğradıkları taciz-tecavüz yüzünden susmayı tercih edip ağır psikolojik travma yaşamaktalar.

Belediyelerin birçoğunda, il-ilçe başkanlıklarında taciz-tecavüzleri duyuyoruz ama mağdurlar konuşmaktan çekindikleri için veya hemen yayın yasağı geldiğinden dolayı haber yapamıyoruz.

Örneğin; A. E., V. A., Ö. Ö., E. T., M. E., hakkında birileri çıkıp konuşsalar yer yerinden oynayacaktır. Tercihini erkekten yana kullanan gay meclis üyesini, sekreterleriyle evlenen vekilleri-il başkanlarını-belediye başkanlarını burada yazmıyorum bile…

Elbette yaşanan tüm bu ahlaksızlıkları sadece erkeklere mâl etmemek gerekir. Vekillik-Belediye Başkanlığı veya başka bir görev kapmanın, yüksek maaş alabilmenin yolunu yanlış algılayan kadınlar da var. Bu tür kadınlar yüzünden de erkekler tüm kadınları aynı zannetmekteler.

Değerli okurlar; kimsenin sosyal yaşantısı beni ilgilendirmez. Tabi ki kişinin, makamının gücünü kötüye kullanana kadar… Erkek veya kadın farketmez, ahlaksız kişileri hiç korkmadan deşifre etmeli, dışlamalıyız.

‘’Her insan, herkes karşısında her şeyden sorumludur.’’ Dostoyevski

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.