Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

BÜYÜK RESİM BÜYÜK OYUN

GÜNDEM 21.04.2022 - 18:18, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

BÜYÜK RESİM BÜYÜK OYUN

“Kabile kumandanlığı” liderliğinin tek hedefi “siyasal beka”dır.
Yeni yüzyıla büyük umutlarla girmiştik fakat hayal kırıklıkları bizi kuşattı. Yoksulluklar, eşitsizlikler, açlık, bölgesel çatışmalar, savaşlar, işsizlik, kitlesel göçler vs. bu kuşatmanın sadece bazı renkleri. Doğanın tahribi, iklim krizleri, sanayi atıklarının yarattığı çevre felaketleri, terör suçlarının artması, en kötüsü belirsizlikler ve yarattığı KAOS! Bugün yaşanan her kötü şey nesnel bir gerçekliktir ve kendi yanlışlarımızın sonucudur. Felaketli sonuçların siyasal ve ahlaki sorumluluğun muhatabını bulmak bir ihtiyaçtır. Bulunduğunuz yerin bakış açısını değiştirmeden, baktığınız dağda hep aynı manzarayı görürsünüz. Demokrasilerin geri çekilmesi bu sorunlara eşlik ediyor. Yön duygumuz kayboldu çünkü şaşkınız. Toplum için ne kadar değerli “kavram” varsa köküne zehir şırınga ettik. Kendimizle barışık değiliz, geleceğe inancımız kalmadı. “Kusurlu benlik”imizle suçu başkalarına atarak sorumluluktan kurtulabileceğimizi zannediyoruz. Kaos dönemleri “iyilik” ve “ahlak”ın olmadığı dönemlerdir! Kolektif bilince inanmıyoruz. Yalnızlığımızı “güdülenerek” yenmek istiyoruz. Kitleler kendi “panoktikon”larına itilirken, politikacılar şahsi iktidarlarını tahkim etme yollarını sonuna kadar zorluyorlar. Otokrat liderlikler güçleniyor. Parçalanmışlıklar ve tutarsızlıklar çağında toplumun “akıl dışılığını” akıllıca istismar eden demagojik, otokrat liderler güç devşirmeye devam ediyorlar. Oscar WİLDE’nin dediği gibi ”zekâdan aşağı vurmak”tan yararlanıyorlar. Uluslar veya halklar fakirleşmeye, yoksullaşmaya devam ederken “istisnai zenginlikler” popülist liderlik çevresinde oluşuyor. Demagojik, popülist otokrat liderlerin istismar alanı aidiyet duygusu, radikal dincilik yanında güvenlik vaadi ve geçmişin seçilmiş parıltılı zaferleri! Tabanda popülizm, tavanda anti-demokratik tutumlar. “Yeni Ortaçağ”la karşı karşıyayız. Küresel finans, kapital sistem otokrat liderlerle iyi anlaşıyor. Zayıf ulusal parlamentolar hem küresel finansın hemde yerel otokrat liderlerin tercihi. Ulusal meclisler sadece “biçimsel onay” mekanları. Hakikat-sonrası çağın post-modern demokrasisinde bireyin siyasal hakları ve özgürlüklerinin önemi yoktur. “Kabile kumandanlığı” liderliğinin tek hedefi “siyasal beka”dır. Milliyetçiliği sadece güvenlik politikalarına hapsetmek, onun iktidar olma hakkını elinden almak anlamına geleceğini “sistem” iyi biliyor.! Otokrat liderlikte yeni ”leviathan” devletler geri dönüyor. Güvenlik için temel hak ve hürriyetler askıya alınabilir. Bütün dünyada “duvar”lar yeni siyaseti sembolize ediyor. Muhalefet partileri bu sistemde egemen iktidar partisinin kitlesel konsolidasyonu için ihtiyaç duyulan düşmanı ifade eder. İçimize sızmış düşman! Lider demokrasilerden çok daha önemlidir! Patrimonyal devlette güç liderin şahsında kişileştirilir. Seçilmiş “kral liderleri” hükümetin rutin işlerini yürütmeden daha çok “dönüştürücü” misyonu ön plandadır. Kaybolmuşluk, bulanıklık, belirsizlik ve umutsuzluktan doğan “gelecek kaygısı” bizi pasifliğe sokmaktadır.! Tarih bize yüzyıllardan beri toplumsal devrimleri, değişim ve dönüşümleri anlatmıştır. Herakleitos’un “değişmeyen tek şey değişimin kendisidir ”özdeyişi bunu ifade eder. Çağımızın devasa ve karmaşık sorunlarının yeni bir değişimin işaretleri olduğu bütün dünyada yaygın bir kabuldür. Asıl mesele değişimin hangi yönde olacağıdır. Tahminler odur ki, bazı ülkeler iyiye doğru değişebileceği gibi bazıları da daha kötüye gidebilir. Her ülkenin toplumsal birikimleri ve tercihleri belirleyici olacaktır. Taylor’un dediği gibi her değişim ilerleme demek değildir. Bir ulusun geleceği tek başına siyasete ve onun liderliğine emanet edilemez.! Siyaset uğruna tarihi manipüle etmek yanlış ve tehlikelidir. Milliyetçiliğin ve inançların siyaset uğruna araçsallaştırılması kimseye yarar sağlamaz. Nietzsche,”geriye bakmak ve muhasebe yapmak, geçmişin anılarında tarihi kültürde avuntu aramak yaşlı insanın işidir ve yaşlılık çağına özgüdür” diyor. Tarihi, bugünü anlamak için bir anahtar olarak kullanmalıyız. Nietzsche, “üstün insan” tipini itici bulur. K.Popper, aklın bir savunucusu olarak eski ve yeni akıldışılıklara karşı çıkar.! Hegel, gerçeği tarihi değişimde ve insanın bilinçliliğinde arar. Ona göre gelişme özgürlüğe doğrudur. E.H.CARR, “Tarih Nedir” de geçmiş, bugün ve gelecek tarihin sonsuz zinciri içinde birbirine bağlıdır diyor. Descartes’ten günümüze tüm bilimsel düşünce temsilcileri, özgürlük ve aklın birbirinden hiçbir zaman ayrılmayacağına vurgu yapmıştır. Toplumsal reformların aklın bilinçliliğinde yapılabileceği yaşamın anahtarıdır. İnsan aklını, bilincini kullanarak hem kendini hem de çevresini değiştirebileceğini öğreneli çok oldu. Yeni bir gelecek vizyonuna ihtiyacımız var. Zaman okunun yönü ileriyi gösteriyor. Enseyi karartmaya gerek yok! Yeni günün güzelliği, iyiliği üzerinize doğsun.
“Kabile kumandanlığı” liderliğinin tek hedefi “siyasal beka”dır.

Yeni yüzyıla büyük umutlarla girmiştik fakat hayal kırıklıkları bizi kuşattı.

Yoksulluklar, eşitsizlikler, açlık, bölgesel çatışmalar, savaşlar, işsizlik, kitlesel göçler vs. bu kuşatmanın sadece bazı renkleri. Doğanın tahribi, iklim krizleri, sanayi atıklarının yarattığı çevre felaketleri, terör suçlarının artması, en kötüsü belirsizlikler ve yarattığı KAOS!

Bugün yaşanan her kötü şey nesnel bir gerçekliktir ve kendi yanlışlarımızın sonucudur.

Felaketli sonuçların siyasal ve ahlaki sorumluluğun muhatabını bulmak bir ihtiyaçtır.

Bulunduğunuz yerin bakış açısını değiştirmeden, baktığınız dağda hep aynı manzarayı görürsünüz.

Demokrasilerin geri çekilmesi bu sorunlara eşlik ediyor.

Yön duygumuz kayboldu çünkü şaşkınız.

Toplum için ne kadar değerli “kavram” varsa köküne zehir şırınga ettik.

Kendimizle barışık değiliz, geleceğe inancımız kalmadı.

“Kusurlu benlik”imizle suçu başkalarına atarak sorumluluktan kurtulabileceğimizi zannediyoruz.

Kaos dönemleri “iyilik” ve “ahlak”ın olmadığı dönemlerdir! Kolektif bilince inanmıyoruz.

Yalnızlığımızı “güdülenerek” yenmek istiyoruz.

Kitleler kendi “panoktikon”larına itilirken, politikacılar şahsi iktidarlarını tahkim etme yollarını sonuna kadar zorluyorlar.

Otokrat liderlikler güçleniyor.

Parçalanmışlıklar ve tutarsızlıklar çağında toplumun “akıl dışılığını” akıllıca istismar eden demagojik, otokrat liderler güç devşirmeye devam ediyorlar. Oscar WİLDE’nin dediği gibi ”zekâdan aşağı vurmak”tan yararlanıyorlar.

Uluslar veya halklar fakirleşmeye, yoksullaşmaya devam ederken “istisnai zenginlikler” popülist liderlik çevresinde oluşuyor.

Demagojik, popülist otokrat liderlerin istismar alanı aidiyet duygusu, radikal dincilik yanında güvenlik vaadi ve geçmişin seçilmiş parıltılı zaferleri!

Tabanda popülizm, tavanda anti-demokratik tutumlar.

“Yeni Ortaçağ”la karşı karşıyayız.

Küresel finans, kapital sistem otokrat liderlerle iyi anlaşıyor.

Zayıf ulusal parlamentolar hem küresel finansın hemde yerel otokrat liderlerin tercihi.

Ulusal meclisler sadece “biçimsel onay” mekanları.

Hakikat-sonrası çağın post-modern demokrasisinde bireyin siyasal hakları ve özgürlüklerinin önemi yoktur.

“Kabile kumandanlığı” liderliğinin tek hedefi “siyasal beka”dır.

Milliyetçiliği sadece güvenlik politikalarına hapsetmek, onun iktidar olma hakkını elinden almak anlamına geleceğini “sistem” iyi biliyor.!

Otokrat liderlikte yeni ”leviathan” devletler geri dönüyor.

Güvenlik için temel hak ve hürriyetler askıya alınabilir.

Bütün dünyada “duvar”lar yeni siyaseti sembolize ediyor.

Muhalefet partileri bu sistemde egemen iktidar partisinin kitlesel konsolidasyonu için ihtiyaç duyulan düşmanı ifade eder.

İçimize sızmış düşman!

Lider demokrasilerden çok daha önemlidir!

Patrimonyal devlette güç liderin şahsında kişileştirilir.

Seçilmiş “kral liderleri” hükümetin rutin işlerini yürütmeden daha çok “dönüştürücü” misyonu ön plandadır.

Kaybolmuşluk, bulanıklık, belirsizlik ve umutsuzluktan doğan “gelecek kaygısı” bizi pasifliğe sokmaktadır.!

Tarih bize yüzyıllardan beri toplumsal devrimleri, değişim ve dönüşümleri anlatmıştır.

Herakleitos’un “değişmeyen tek şey değişimin kendisidir ”özdeyişi bunu ifade eder.

Çağımızın devasa ve karmaşık sorunlarının yeni bir değişimin işaretleri olduğu bütün dünyada yaygın bir kabuldür.

Asıl mesele değişimin hangi yönde olacağıdır.

Tahminler odur ki, bazı ülkeler iyiye doğru değişebileceği gibi bazıları da daha kötüye gidebilir.

Her ülkenin toplumsal birikimleri ve tercihleri belirleyici olacaktır.

Taylor’un dediği gibi her değişim ilerleme demek değildir.

Bir ulusun geleceği tek başına siyasete ve onun liderliğine emanet edilemez.!

Siyaset uğruna tarihi manipüle etmek yanlış ve tehlikelidir.

Milliyetçiliğin ve inançların siyaset uğruna araçsallaştırılması kimseye yarar sağlamaz.

Nietzsche,”geriye bakmak ve muhasebe yapmak, geçmişin anılarında tarihi kültürde avuntu aramak yaşlı insanın işidir ve yaşlılık çağına özgüdür” diyor.

Tarihi, bugünü anlamak için bir anahtar olarak kullanmalıyız.

Nietzsche, “üstün insan” tipini itici bulur.

K.Popper, aklın bir savunucusu olarak eski ve yeni akıldışılıklara karşı çıkar.!

Hegel, gerçeği tarihi değişimde ve insanın bilinçliliğinde arar. Ona göre gelişme özgürlüğe doğrudur.

E.H.CARR, “Tarih Nedir” de geçmiş, bugün ve gelecek tarihin sonsuz zinciri içinde birbirine bağlıdır diyor.

Descartes’ten günümüze tüm bilimsel düşünce temsilcileri, özgürlük ve aklın birbirinden hiçbir zaman ayrılmayacağına vurgu yapmıştır.

Toplumsal reformların aklın bilinçliliğinde yapılabileceği yaşamın anahtarıdır.

İnsan aklını, bilincini kullanarak hem kendini hem de çevresini değiştirebileceğini öğreneli çok oldu.

Yeni bir gelecek vizyonuna ihtiyacımız var.

Zaman okunun yönü ileriyi gösteriyor.

Enseyi karartmaya gerek yok!

Yeni günün güzelliği, iyiliği üzerinize doğsun.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.