YAPISAL REFORMLARIN MUKADDİMESİ (Bir Paslı Çivi Hikayesi)

Son otuz yılda GSYH sıralamasında yerimiz değişmedi.(1990 da 19. sırada idik 2019 da yine aynı yerdeyiz.) Fakat fert başına düşen milli gelirde çok aşağılara geriledik. Artık ekonomiye yeni bir istikamet vermek için sadece ekonomide reform yetmez, daha kapsayıcı, siyasal, sosyal, hatta idari reformlardan bahsediliyor, ekonomik reformlarla beraber. Reformlar için iç ve dış şartlar müsait, ancak siyasi kararlılık ve uygun kadrolara ihtiyaç var.

Nasıl başlamalıyız? İlk çıkış sonraki hamleler için çok önemli.

Gelelim hikayeye:1990’lı yıllarda Türkiye’nin en iyi erkek giyim markalarından firma sahibi arkadaşımla ihracat ve kalite üzerine konuşurken anlatmıştı:

Üretim kalitesini artırmak için bir dizi programı devreye soktum, her seferinde geçici bir kalite artışından sonra tekrar eski seviyelere dönüş oldu. Çareyi yurt dışından, Almanya’dan “kalite yönetim” şirketiyle anlaşmada buldum. Gelen uzman kısa bir araştırmadan sonra raporunu verdi. Sorun “paslı çiviler”di. Yeni eğittiğim ekiple, eskiler bir şekilde temas ettiklerinde ilk seviyeye dönülüyordu. Eskilerin kafasındaki binlerce paslı çivilerin izi silinmiyor. Başka bir alanda, sıfırdan, şeflerde dahil tüm çalışanlarımı yetiştirerek başka mekanlarda üretime başlattım, ayrı firma gibi. Maliyet yüksek oldu ama sonunda problem de çözüldü.

Eski zihniyetlerle yeni modeller geliştirmek mümkün olmuyor.

George Lakoff’un dediği gibi: ”Eskisinden kurtulacaksak, ikna edici yeni bir alternatif çerçeveye ihtiyaç var. ”

Sonraki yazı “yapısal reformların çerçevesi” olsun.

 

Bugünkü yazımızı Tanpınar’dan bir şiirle noktalayalım.

 

Sarışın buğdayı rüyalarımızın,

Seni bağrımızda eker biçeriz,

Acılar kardeşin, teselli kızın,

Zengin parıltınla dolar gecemiz.

Sükûtun bahçesi tılsım ve Pınar

Yıldızdan cümlesi karanlıkların;

İklimler dışında ezeli bahar,

Mevsimler içinde tükenmez yarın.

...... ...... ......... ......