Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

CHP, AKP VE DERSİM PARADOKSU

GÜNDEM 05.05.2021 - 18:46, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

CHP, AKP VE DERSİM PARADOKSU

Oğuz Kağan “Kün Tuğ bolsın Kök kurıkan” derken Kaşgarlı “Türkçeyi öğreniniz zira Türklerin hakimiyeti uzun olacaktır” derken M. Kemal “Müdafa’â-yi Hukuk derken hep “ben varım” dediler.
“Yalanlarla Yüzleşmek” “Yüksek Devlet görevleri kâr değil, feragat ve şeref içindir. Şeref, kişi yararını zedelediği ölçüde gerçektir.” [Dr. Hikmet Kıvılcımlı] ABD Başkanının 1915 olaylarını Soykırım olarak nitelemesinin ardında Bogos Nubar ve Kürt Şerif Paşa hattında siyaset yapan HDP küresel emperyalizmin ağababası Biden’in açıklamasına tam destek vererek 1915 sürecinde katliama uğrayan Kürtleri, Taşnak çetelerini destekleyerek yok saydı. Bu vesileyle öteden beri sorunlu olan HDP/CHP ittifakı Ekrem İmamoğlu’nun Pervin Buldan’la fidan dikip Meral Akşener’i etiketlemesiyle “Zihni Sinir Procesi”  olarak yeniden dolaşıma sokulmuştu. CHP içerisinden CHP geleneğini aile geleneği itibarıyla temsil eden Sayın Faik Öztrak’ın çıkışı önemliydi, “bence gerçek CHP’nin sesiydi”. Hem Atatürkçü hem HDP’li dümeni, tablacı siyaseti artık sürdürülebilir değildir. Deşifre olmuştur. Öztrak’ın açıklamalarına ağzına sağlık demekten başka bir yorum yapılamaz “Unutulmasın, emperyalistlerin gölgesinde yapılan ezik siyaset anlayışı hiçbir şekilde kabul edilemez. Milletimizin iradesi böyle bir siyaseti her zaman sandıkta buruşturup çöpe atar. Bu toprakların siyasetçilerinin emperyalist tezlerin peşine takılması hiçbir şekilde kabul edilemez.” [Faik Öztrak]” Ağzınıza sağlık. HDP Sözcüsü Ebru Günay, CHP Sözcüsü Faik Öztrak‘ın “soykırım” eleştirilerine yanıt verirken, “Haddinizi bilin” dedi. HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin” başlıklı açıklamaları nedeniyle  HDP’yi “emperyalistlerin gölgesinde ezik siyaset yapmakla” eleştiren CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a, yanıt verdi. Günay, Öztrak’a, “Anti emperyalist olmayı sizden öğrenecek değiliz” diyerek tepki gösterdi. Günay, şu ifadeleri kullandı: “Sadece insanın değil, siyasetin de bir dengesi vardır. Konforlu alanlardan akıl dağıtmanın, ilkesel erozyonun, iktidara koşar adım yanaşmanın da bir sınırı ve dengesi vardır. Anti-emperyalist olmayı sizden öğrenecek değiliz. Haddinizi bilin.” Ebru Günay ve HDP emperyalizme karşı çıkmayı ve durmayı kimden öğrendiler açıklasaydı biz de öğrenseydik. Emperyalizmin emir ve talimatlarıyla Türk milletine ve onun Kürt  kökenli  yurttaşlarına kan ve  göz  yaşından başka ne verdiniz.? Bu sefer “Dersim” soykırım iddialarını yine CHP milletvekilinden dinliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili PM Üyesi Orhan Sarıbal’ın “Unutmadık, asla unutmayacağız! Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” paylaşımı tepkiye sebep oldu. CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, Dersim olaylarıyla ilgili sosyal medya hesabından tartışmaya sebep olan bir paylaşım yaptı. Sarıbal, “Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” ifadelerini kullandı. BURADA TARİH BİLİNCİ YOKTUR Tarih bilinci önemlidir. Son dönemde ülkemizde  Türküm “özür dilerim kampanyalarının” sonucunu gördük. Andımız yasaklanıyor. Adı Türkiye Cumhuriyeti olan bir ülkede Türk milleti aşağılanıyor. Millet de bunu görmezden gelmek için “büyük çoğunluğu tavana bakıyor” ya da konuyu değiştiriyor. Böylesi bir tahkire en ilkel kabileler bile rıza göstermez oysa. Vaktiyle AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Dersim olaylarıyla ilgili, “Şimdi o günlerle yüzleşmek için ‘Gelin bu ayıbı kaldıralım, geçmişin acılarını saralım’ diye ana muhalefet partisine, onun Genel Başkanına, Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Bir öz eleştiri yap, Dersim’i, Dersim’de yaşanan o vahşeti tekrar bir öz eleştiriyle bu ülkenin gündemine getirelim’ dediğimizde, adını bile anmaktan korkuyor.” demişti. Burada tarih bilinci yoktur! CHP ve AKP’nin Türk tarihine ve devrimine bakışları temelsiz ve şaşıdır. Türk devletine ve tarihine bühtandır. “Millü ekipler”, son dönem tarihçileri nerede? Dersim’i mahkum ederken Sur, Nusaybin, Cizre hendek savaşlarına karşı Türk devletince yapılan meşru müdahaleyi neyle savunacaksınız? Susanları, tavana bakanları bilmem, biz Türk milliyetçileri bunu kabul etmiyoruz,  Türkologlar bu bühtanı kabul etmiyorlar. “Dersim’deki kalkışmayı emperyalizmin, İngiliz’in güdümünde gerici bir kalkışma” olarak niteleyen Komitern belgeleri kadar insaf talep ediyoruz. Sovyet arşivinde bunlar apaçık tevsik edilmiştir. Mehmet Perinçek’in “Sovyet Kaynaklarında Kürt İsyanları kitabına”, Bilal Şimşir Bey’in çalışmalarına, İngiliz arşivleri ile ilgili belgelere bakmanız yeterli. TKP genel Sekreteri İsmail Bilen’in raporu orada. Şaşıp kalıyoruz, TC Başbakanı, İsmail Bilen’in raporu, Binali Bey’in, RTE’nin, konuşmaları, Siyasi İslamcıların tarih bilinci!” “Millü gurumların” ve zevatın sükuneti tarihe geçti. Biz de tarihe not düşmek adına yazıyoruz. Türk siyaset felsefesinde “Kişi yararını zedeleyen şeref için göreve talip olana” devlet adamı deriz. Ne muhteşem bir ifade. Bizde akademik bilgiyi operasyonel bilgiye dönüştürecek kurumlar ve kadrolar çok az onlar da devlet ve iktidar mahfillerine uzak. Geleneksel olarak bizde bilimsel bilginin uygulamaya dönüşmesi dahi akraba ve ahibba arasındaki yarenlik ederken tezahür eden “küçük sözlerden” ibaret. Yaşadığımız sefaletin arkasında bu sefil ve çağdışı tavır vardır. Büyük diplomasi ve devlet geleneklerinin arkasında çok ciddi akademik kurumsal bilgi üretim süreçleri, bilimler akademileri, bize, doğu dünyasına dönük olarak şarkiyat enstitüleri var. Sizin neyiniz var? Tarih bilinci ve tarihsel kimliklerimiz bizim aslî kimliklerimizdir, politik kimliklerimiz ki “hele Türkiye’de tali ve yüzeyseldir”. Türk milletinin dünya görüşü [=Weltanschauung] ve Selbstbewusstsein [=kendilik bilinci/kendinin farkında olma] süreçleri bu yeni değerler dünyası ve ihtiyaçları, sorunları cevaplayacak şekilde yeni bir “ideolojik” referansa/ yoruma, harmanlamaya ihtiyaç durmaktadır. Kendilik bilincini oluşturan şey [wer oder was bin ich=ben kimim veya neyim?] sorusudur. Bu sualin altı teorik olarak, bilimsel, metafizik ve popüler düzeylerde doldurulduğu, aydınlığa kavuşturulduğu süreçlerde Türk milletinin muazzam bir enerji ile üretkenleştiği söylenebilir. Kendilik algısını ve benin bilgisini oluşturan şey Fichte’ye göre “Ben varım” (Ich bin) cümlesiyle başlar. Oğuz Kağan “Kün Tuğ bolsın Kök kurıkan” derken Kaşgarlı “Türkçeyi öğreniniz zira Türklerin hakimiyeti uzun olacaktır” derken M. Kemal “Müdafa’â-yi Hukuk derken hep “ben varım” dediler.  Bu özgüvenin altını dolduracak olan şey teorik akıl [bütün türleri ile] ve bilgidir. Siyasal İslamın dili ve tarih şuuru yoktur, boşluktadır, köksüzdür.  Dış politikadaki krizlere baktığınızda “Pembe İncili Kaftan” ve “Muhsin Çelebi” tipolojisinin eksikliğini görürüsünüz. Ne gariptir ki bu süreği ve bilinci Dr. Kıvılcımlı’da görüyorsunuz. Kıvılcımlı, Kırşehir’de mahpusken kendi isteğiyle doktor az olduğu için cezaevinde hastalara bakarmış Doktor, 5000 yıllık Türk töresini harmanlıyor Oğuznamenin felsefesini yansıtıyor. “Kız anadan görmeyince öğüt almaz/ Oğul babadan görmeyince sufra [sofra] çekmez.” Türk töresinde “Beylik” ve saygınlık yedirme, içirme iledir, oturma kalkmayı protokolü bilme iledir, konak ağırlama, düşküne yardım etme iledir.  Hayatında “masada” oturmadın nereden bileceksin? Şimdi gençler ne demek masada oturmadın? Her gün oturuyoruz diyecek. “Masada oturmak”, masada yetişmek, sofrada bulunmak başka şeylerdir, yaşı yetenlere sorsunlar, hanum hey! Melâli anlamayan nesle aşina değiliz. Evet, modern pedagojide bu tarihsel yargıya katılıyor çocuklarınıza ahlak dikte etmeyin, ahlaklı olun yeter, onlar sizi göreceklerdir diyor. Bu kültürel gelenek “hüd hüd kuşu nağmeleri ile saf dışı edildi”. Teamül ve kurumsal hafıza olmadan büyük siyasal kültürel iddialar ortaya konulamaz. Koysanız da bizdeki nevzuhur tarihte olmayan “Abdülhamit Han” konsepti gibi olur. Pembe İncili Kaftan idrak edilseydi böyle olmazdı. Pembe İncili Kaftan’ı “diplomasinin en temel metinlerinden” biri yapardım ben olsam ve aklı başında bir tarih felsefecisine bu semineri verdirirdim. Kadim Türk metafiziği ve tarihsel birikimi [ayırımsız bütün birikimi ile] bu imkana sahiptir. Bu birikimi siyaset felsefesi ve tarihsel bilince dönüştürecek bir milli irade ve oluşuma ihtiyaç vardır.1000 yıl önce Çayardı havzasında Harezm Akademisinde olduğu gibi. Ayle salonumuz vardır üst katta, taşra lokantası, çek bir döner, iki haşlama, büyük tabakta, eti büyük olsun iki sele ekmek! kültürü bizi çürütüyor! CHP’ de Atatürk denilince kimse el vermeyen tayfayı ibretle izliyoruz. Tarih önünde Sayın Faik Öztrak yapması gerekeni yapmıştır. Ya sizler? Sizleri nereye not edeceğiz.? Bir daha seçilmek için sustu mu diyeceğiz. Atatürk ve İnönü’ye soykırım yaftası asan vekilinizle mi Türk milletinden oy alıp iktidar olacaksınız? Buna inanıyor musunuz gerçekten? CHP bugünkü tabloda HDP olmaksızın doğrudan Türk milletinin tamamına Atatürk programını anlatarak seslendiği takdirde rahatça yürüyerek ipi göğüsleyebileceği açıktır. Baykal operasyonundan sonra CHP’de Atatürkçüler derin bir suskunluğa gömüldü, küresel sistemin parmak sallamasından çekinmiş olmalılar. Açık söylüyorum CHP içindeki küresel sistemle “siyasi emellerini tevhit etmiş zevat” CHP’nin Atatürk çizgisinde iktidara yürümesini engellemek için büyük çaba sarf etmektedirler. CHP’nin  Bogos Nubar Şerif Paşa hattındaki bir HDP’yle Türk milletine hitap edemeyeceği apaçıktır.  Küresel sistemin muhalefeti Neoliberal, “ Bogos Nubar ve Şerif Paşa HDP’siyle fidan diken”  Büyükşehir Belediye Başkanı arkasında konsolide etme numaralarına Türk milliyetçileri olarak bizler düşmeyeceğiz tüm Türk milletini de açıktan ikaz ediyorum. Bu oyuna ve tuzağa gelmeyin. Buradan milli bir perspektif çıkmaz. Ekrem Bey’in  türbe fotoğrafı soruşturması açmak RTE’nin “şiir okuma mağduriyetine” ne kadar da benziyor. Küresel efendilerin yerli izdüşümleri bizi bu kadar izansız sanıyorlar anlaşılan. 21 B ihaleleriyle Belediye yönetenlerin dürüstlük anlatılarına siyasal iktidara yaptığımız gibi gülüp geçiyoruz. İktidarı bu noktada eleştirineler, biz eleştirirken alkışlayanlar,  söz konusu olan kendi adayları olunca kör, sağır ve dilsiz oluyorlar, esasen onların itirazının “biz niye yiyemiyoruz” olduğunu buradan çıkarmış oluyoruz. Türkiye’nin sorunları Belediye penceresinden bakarak çözülemeyecek kadar çetrefil ve büyüktür. Bu sefer oyuna gelmeyelim.   Prof. Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ
Oğuz Kağan “Kün Tuğ bolsın Kök kurıkan” derken Kaşgarlı “Türkçeyi öğreniniz zira Türklerin hakimiyeti uzun olacaktır” derken M. Kemal “Müdafa’â-yi Hukuk derken hep “ben varım” dediler.

“Yalanlarla Yüzleşmek”

“Yüksek Devlet görevleri kâr değil, feragat ve şeref içindir. Şeref, kişi yararını zedelediği ölçüde gerçektir.” [Dr. Hikmet Kıvılcımlı]

ABD Başkanının 1915 olaylarını Soykırım olarak nitelemesinin ardında Bogos Nubar ve Kürt Şerif Paşa hattında siyaset yapan HDP küresel emperyalizmin ağababası Biden’in açıklamasına tam destek vererek 1915 sürecinde katliama uğrayan Kürtleri, Taşnak çetelerini destekleyerek yok saydı.

Bu vesileyle öteden beri sorunlu olan HDP/CHP ittifakı Ekrem İmamoğlu’nun Pervin Buldan’la fidan dikip Meral Akşener’i etiketlemesiyle “Zihni Sinir Procesi”  olarak yeniden dolaşıma sokulmuştu.

CHP içerisinden CHP geleneğini aile geleneği itibarıyla temsil eden Sayın Faik Öztrak’ın çıkışı önemliydi, “bence gerçek CHP’nin sesiydi”. Hem Atatürkçü hem HDP’li dümeni, tablacı siyaseti artık sürdürülebilir değildir. Deşifre olmuştur.

Öztrak’ın açıklamalarına ağzına sağlık demekten başka bir yorum yapılamaz

“Unutulmasın, emperyalistlerin gölgesinde yapılan ezik siyaset anlayışı hiçbir şekilde kabul edilemez. Milletimizin iradesi böyle bir siyaseti her zaman sandıkta buruşturup çöpe atar. Bu toprakların siyasetçilerinin emperyalist tezlerin peşine takılması hiçbir şekilde kabul edilemez.” [Faik Öztrak]”

Ağzınıza sağlık.

HDP Sözcüsü Ebru Günay, CHP Sözcüsü Faik Öztrak‘ın “soykırım” eleştirilerine yanıt verirken, “Haddinizi bilin” dedi.

HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin” başlıklı açıklamaları nedeniyle  HDP’yi “emperyalistlerin gölgesinde ezik siyaset yapmakla” eleştiren CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a, yanıt verdi. Günay, Öztrak’a, “Anti emperyalist olmayı sizden öğrenecek değiliz” diyerek tepki gösterdi.

Günay, şu ifadeleri kullandı:

“Sadece insanın değil, siyasetin de bir dengesi vardır. Konforlu alanlardan akıl dağıtmanın, ilkesel erozyonun, iktidara koşar adım yanaşmanın da bir sınırı ve dengesi vardır. Anti-emperyalist olmayı sizden öğrenecek değiliz. Haddinizi bilin.”

Ebru Günay ve HDP emperyalizme karşı çıkmayı ve durmayı kimden öğrendiler açıklasaydı biz de öğrenseydik. Emperyalizmin emir ve talimatlarıyla Türk milletine ve onun Kürt  kökenli  yurttaşlarına kan ve  göz  yaşından başka ne verdiniz.?

Bu sefer “Dersim” soykırım iddialarını yine CHP milletvekilinden dinliyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili PM Üyesi Orhan Sarıbal’ın “Unutmadık, asla unutmayacağız! Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” paylaşımı tepkiye sebep oldu.
CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, Dersim olaylarıyla ilgili sosyal medya hesabından tartışmaya sebep olan bir paylaşım yaptı. Sarıbal, “Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” ifadelerini kullandı.

BURADA TARİH BİLİNCİ YOKTUR

Tarih bilinci önemlidir.

Son dönemde ülkemizde  Türküm “özür dilerim kampanyalarının” sonucunu gördük. Andımız yasaklanıyor. Adı Türkiye Cumhuriyeti olan bir ülkede Türk milleti aşağılanıyor. Millet de bunu görmezden gelmek için “büyük çoğunluğu tavana bakıyor” ya da konuyu değiştiriyor. Böylesi bir tahkire en ilkel kabileler bile rıza göstermez oysa.

Vaktiyle AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Dersim olaylarıyla ilgili, “Şimdi o günlerle yüzleşmek için ‘Gelin bu ayıbı kaldıralım, geçmişin acılarını saralım’ diye ana muhalefet partisine, onun Genel Başkanına, Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Bir öz eleştiri yap, Dersim’i, Dersim’de yaşanan o vahşeti tekrar bir öz eleştiriyle bu ülkenin gündemine getirelim’ dediğimizde, adını bile anmaktan korkuyor.” demişti.

Burada tarih bilinci yoktur!

CHP ve AKP’nin Türk tarihine ve devrimine bakışları temelsiz ve şaşıdır.

Türk devletine ve tarihine bühtandır. “Millü ekipler”, son dönem tarihçileri nerede?

Dersim’i mahkum ederken Sur, Nusaybin, Cizre hendek savaşlarına karşı Türk devletince yapılan meşru müdahaleyi neyle savunacaksınız?

Susanları, tavana bakanları bilmem, biz Türk milliyetçileri bunu kabul etmiyoruz, 

Türkologlar bu bühtanı kabul etmiyorlar.

“Dersim’deki kalkışmayı emperyalizmin, İngiliz’in güdümünde gerici bir kalkışma” olarak niteleyen Komitern belgeleri kadar insaf talep ediyoruz. Sovyet arşivinde bunlar apaçık tevsik edilmiştir. Mehmet Perinçek’in “Sovyet Kaynaklarında Kürt İsyanları kitabına”, Bilal Şimşir Bey’in çalışmalarına, İngiliz arşivleri ile ilgili belgelere bakmanız yeterli. TKP genel Sekreteri İsmail Bilen’in raporu orada. Şaşıp kalıyoruz, TC Başbakanı, İsmail Bilen’in raporu, Binali Bey’in, RTE’nin, konuşmaları, Siyasi İslamcıların tarih bilinci!”

“Millü gurumların” ve zevatın sükuneti tarihe geçti.

Biz de tarihe not düşmek adına yazıyoruz.

Türk siyaset felsefesinde “Kişi yararını zedeleyen şeref için göreve talip olana” devlet adamı deriz. Ne muhteşem bir ifade.

Bizde akademik bilgiyi operasyonel bilgiye dönüştürecek kurumlar ve kadrolar çok az onlar da devlet ve iktidar mahfillerine uzak. Geleneksel olarak bizde bilimsel bilginin uygulamaya dönüşmesi dahi akraba ve ahibba arasındaki yarenlik ederken tezahür eden “küçük sözlerden” ibaret.

Yaşadığımız sefaletin arkasında bu sefil ve çağdışı tavır vardır.

Büyük diplomasi ve devlet geleneklerinin arkasında çok ciddi akademik kurumsal bilgi üretim süreçleri, bilimler akademileri, bize, doğu dünyasına dönük olarak şarkiyat enstitüleri var.

Sizin neyiniz var?

Tarih bilinci ve tarihsel kimliklerimiz bizim aslî kimliklerimizdir, politik kimliklerimiz ki “hele Türkiye’de tali ve yüzeyseldir”.

Türk milletinin dünya görüşü [=Weltanschauung] ve Selbstbewusstsein [=kendilik bilinci/kendinin farkında olma] süreçleri bu yeni değerler dünyası ve ihtiyaçları, sorunları cevaplayacak şekilde yeni bir “ideolojik” referansa/ yoruma, harmanlamaya ihtiyaç durmaktadır.

Kendilik bilincini oluşturan şey [wer oder was bin ich=ben kimim veya neyim?] sorusudur. Bu sualin altı teorik olarak, bilimsel, metafizik ve popüler düzeylerde doldurulduğu, aydınlığa kavuşturulduğu süreçlerde Türk milletinin muazzam bir enerji ile üretkenleştiği söylenebilir. Kendilik algısını ve benin bilgisini oluşturan şey Fichte’ye göre “Ben varım” (Ich bin) cümlesiyle başlar.

Oğuz Kağan “Kün Tuğ bolsın Kök kurıkan” derken Kaşgarlı “Türkçeyi öğreniniz zira Türklerin hakimiyeti uzun olacaktır” derken M. Kemal “Müdafa’â-yi Hukuk derken hep “ben varım” dediler. 

Bu özgüvenin altını dolduracak olan şey teorik akıl [bütün türleri ile] ve bilgidir.

Siyasal İslamın dili ve tarih şuuru yoktur, boşluktadır, köksüzdür. 

Dış politikadaki krizlere baktığınızda “Pembe İncili Kaftan” ve “Muhsin Çelebi” tipolojisinin eksikliğini görürüsünüz. Ne gariptir ki bu süreği ve bilinci Dr. Kıvılcımlı’da görüyorsunuz.

Kıvılcımlı, Kırşehir’de mahpusken kendi isteğiyle doktor az olduğu için cezaevinde hastalara bakarmış

Doktor, 5000 yıllık Türk töresini harmanlıyor Oğuznamenin felsefesini yansıtıyor.

“Kız anadan görmeyince öğüt almaz/ Oğul babadan görmeyince sufra [sofra] çekmez.”

Türk töresinde “Beylik” ve saygınlık yedirme, içirme iledir, oturma kalkmayı protokolü bilme iledir, konak ağırlama, düşküne yardım etme iledir. 

Hayatında “masada” oturmadın nereden bileceksin?

Şimdi gençler ne demek masada oturmadın? Her gün oturuyoruz diyecek.

“Masada oturmak”, masada yetişmek, sofrada bulunmak başka şeylerdir, yaşı yetenlere sorsunlar, hanum hey!

Melâli anlamayan nesle aşina değiliz.

Evet, modern pedagojide bu tarihsel yargıya katılıyor çocuklarınıza ahlak dikte etmeyin, ahlaklı olun yeter, onlar sizi göreceklerdir diyor. Bu kültürel gelenek “hüd hüd kuşu nağmeleri ile saf dışı edildi”.

Teamül ve kurumsal hafıza olmadan büyük siyasal kültürel iddialar ortaya konulamaz.

Koysanız da bizdeki nevzuhur tarihte olmayan “Abdülhamit Han” konsepti gibi olur.

Pembe İncili Kaftan idrak edilseydi böyle olmazdı.

Pembe İncili Kaftan’ı “diplomasinin en temel metinlerinden” biri yapardım ben olsam ve aklı başında bir tarih felsefecisine bu semineri verdirirdim.

Kadim Türk metafiziği ve tarihsel birikimi [ayırımsız bütün birikimi ile] bu imkana sahiptir.

Bu birikimi siyaset felsefesi ve tarihsel bilince dönüştürecek bir milli irade ve oluşuma ihtiyaç vardır.1000 yıl önce Çayardı havzasında Harezm Akademisinde olduğu gibi.

Ayle salonumuz vardır üst katta, taşra lokantası, çek bir döner, iki haşlama, büyük tabakta, eti büyük olsun iki sele ekmek! kültürü bizi çürütüyor!

CHP’ de Atatürk denilince kimse el vermeyen tayfayı ibretle izliyoruz. Tarih önünde Sayın Faik Öztrak yapması gerekeni yapmıştır. Ya sizler? Sizleri nereye not edeceğiz.? Bir daha seçilmek için sustu mu diyeceğiz.

Atatürk ve İnönü’ye soykırım yaftası asan vekilinizle mi Türk milletinden oy alıp iktidar olacaksınız? Buna inanıyor musunuz gerçekten?

CHP bugünkü tabloda HDP olmaksızın doğrudan Türk milletinin tamamına Atatürk programını anlatarak seslendiği takdirde rahatça yürüyerek ipi göğüsleyebileceği açıktır. Baykal operasyonundan sonra CHP’de Atatürkçüler derin bir suskunluğa gömüldü, küresel sistemin parmak sallamasından çekinmiş olmalılar. Açık söylüyorum CHP içindeki küresel sistemle “siyasi emellerini tevhit etmiş zevat” CHP’nin Atatürk çizgisinde iktidara yürümesini engellemek için büyük çaba sarf etmektedirler.

CHP’nin  Bogos Nubar Şerif Paşa hattındaki bir HDP’yle Türk milletine hitap edemeyeceği apaçıktır.

 Küresel sistemin muhalefeti Neoliberal, “ Bogos Nubar ve Şerif Paşa HDP’siyle fidan diken”  Büyükşehir Belediye Başkanı arkasında konsolide etme numaralarına Türk milliyetçileri olarak bizler düşmeyeceğiz tüm Türk milletini de açıktan ikaz ediyorum. Bu oyuna ve tuzağa gelmeyin. Buradan milli bir perspektif çıkmaz.

Ekrem Bey’in  türbe fotoğrafı soruşturması açmak RTE’nin “şiir okuma mağduriyetine” ne kadar da benziyor. Küresel efendilerin yerli izdüşümleri bizi bu kadar izansız sanıyorlar anlaşılan.

21 B ihaleleriyle Belediye yönetenlerin dürüstlük anlatılarına siyasal iktidara yaptığımız gibi gülüp geçiyoruz. İktidarı bu noktada eleştirineler, biz eleştirirken alkışlayanlar,  söz konusu olan kendi adayları olunca kör, sağır ve dilsiz oluyorlar, esasen onların itirazının “biz niye yiyemiyoruz” olduğunu buradan çıkarmış oluyoruz.

Türkiye’nin sorunları Belediye penceresinden bakarak çözülemeyecek kadar çetrefil ve büyüktür.

Bu sefer oyuna gelmeyelim.

 

Prof. Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.